#91 - "Öz şefkat" ve "Öz disiplin" dengesi

Güzel insan iyi pazarlar!

Bu bültendeki maddeler;

1) Dinle - cercling (iorie "waiting for love" mix)
2) Düşün - öz şefkat vs. öz disiplin
3) Sor - sence doğru yol / yöntem ne?
4) Oku - hayatın kaynağı - ayn rand
5) Yap - doğru insanları hayal kırıklığına uğrat

Bu bültenlerden keyif alıyorsan, bir değer elde edebiliyorsan bültenden beslenebileceğini düşündüğün arkadaşlarınla da paylaşabilirsen çok sevinirim. Onlar da bültene kayıt olabilirler.

Keyifli okumalar, dinlemeler, izlemeler.

dinle.png

CERCLING (IORIE "WAITING FOR LOVE" MIX)

Bülten bu şarkı eşliğinde okuyabilirsin.

düşün.png

SINIRLARI ZORLAMAK
ÖZ ŞEFKAT

Ünlü tenisçi Naomi Osaka geçtiğimiz haftalarda instagram hesabından yaptığı bir paylaşımla öz şefkat, öz tatmin, öz sevgi, öz yeterlilik temalarına dikkat çekti.
Paylaşımında;

  • zaman zaman kendi üzerine fazla gittiğinden

  • hiçbir zaman kendiyle / performansıyla yetinmediğinden

  • başkalarının "başarı" kriterlerine göre kendini yargıladığından

söz ediyor ve diyor ki;

"Sabah kalktın ve yapmak istediğin bir şeyi ertelemeden yaptın mı? Şampiyonsun.
İş yerinde uzun zamandır kafanı kurcalayan bir meseleye çözüm mü buldun? Tam anlamıyla efsanesin.
...
Dünyada olup biten her şeye bakınca sabah uyanabiliyor olmak bile bir başarı."

Peki kendimize ne kadar "şefkat" duymalıyız? Ne kadar "disiplinli" olmalıyız? Ne kadar sınırları zorlamalıyız?

Bireysel olarak Osaka'nın paylaşımındaki tespitler ve önerilerle bağ kurabiliyorum.
Ve bu "anlayış seviyesi"ne kesinlikle ihtiyaç duyuyorum.

Ama Osaka'nın kendi netflix belgeselinde de kahramanı olarak anlattığı Kobe Bryant'ın hayatı yaşayış biçimini, öz disiplinini, hiçbir bahaneye sığınmadan durmadan daha iyi bir performans için mücadele ettiğini gördükçe bu "öz şefkat" seviyesinden şüphe ediyorum.

Kobe'nin zihniyetini anlatan bu 12 dakikalık videoyu mutlaka izle lütfen.

Bu 15 saniyelik videoda da Kobe Bryant'a seride 2-0 önde olmalarına rağmen neden hala ciddi olduğu, gülmediği, neşelenmediği soruluyor.

"Neden mutlu değilsin?" sorusuna Kobe Bryant:

"Mutlu olunacak ne var? İş hala bitmedi.
İş bitti mi? Bence bitmedi."

diyerek yanıt veriyor.

Büyümeye / gelişmeye / evrilmeye çalıştığım bu dönemde iyi giden taraflarla beraber yanlış yaptığım, eksik yaptığım, çok daha iyi yapabileceğim bir sürü şey görüyorum.

Bütün bu şeylerin üzerine şu anda Kobe Bryant gibi gitmediğimi biliyorum. Bir taraftan "canın sağolsun, olduğu kadar" söylemleriyle kendime şefkat göstermeye çalışıyorum, bir taraftan da içimdeki "kazanan" daha fazla sonuç istiyor, bahaneleri bırakıp Kobe Bryant gibi olmamı söylüyor.

Öz şefkat mi öz disiplin mi? Dengeyi ben bulamadım. Sana soruyorum:

sor.png

SEN BU ÖZ ŞEFKAT ve ÖZ DİSİPLİN ARASINDAKİ DENGEYİ NASIL SAĞLIYORSUN? SENCE DOĞRU YOL / YÖNTEM NE?

Bunun cevabını benimle maili yanıtlayarak paylaşabilirsen çok sevinirim :)

oku.png

HAYATIN KAYNAĞI

Ayn Rand

Kendi alanında büyük başarılara imza atan insanların en beğendiği / tavsiye ettiği kitapları, kitapların ana düşüncesini ve en fazla altı çizilen yerlerini 5 KİŞİ kitaplığında derledik.

Bu hafta bültende yer verdiğimiz kitap: "Hayatın Kaynağı"

Kitabın Konusu:

Hayatın kaynağı Howard Roark adındaki idealist genç bir mimarın hayatını incelemektedir. Kendisi, bina dizaynında hüküm süren zevklere sırf çıkarı için boyun eğip, artistik ve kişisel görüşünde uzlaşmaya varmaktansa, karmaşıklık içerisinde çabalayıp kendi doğrusu için savaşmayı göze almıştır. Kitabın ismi Rand’in “ insanın egosu ilerleyişinin kaynağıdır” cümlesinden gelmektedir.

Kitapta en fazla altı çizilen yerler:

  • “Özgürlük (isim): Hiçbir şey istememek. Hiçbir şey beklememek. Hiçbir şeye güvenmemek.”

  • “Açıklaması en zor şeyler, apaçık ortada olsa da herkesin görmemeye karar verdikleridir.”

  • “Hiçbir pişmanlığım yok. Kaçırdığım fırsatlar oldu, ama soru sormuyorum, çünkü hepsini olduğu gibi seviyorum, boşlukla dolu, cevapsız anları dahi.”

yap.png

DOĞRU İNSANLARI HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRAT

Herkesi memnun etmek imkansız.
Konu gerçekten doğru insanları hayal kırıklığına uğratabilmeye geliyor.

Kendin ve insanlar arasına sağlıklı sınırlar koyabilmenin büyük bölümü kimi hayal kırıklığına uğratabileceğine karar vermektir. Veya kimlerin seni suçlu hissettirebileceğine.
Herkes duygularının üzerinde bir güce sahip olmayı hak etmiyor.

Previous
Previous

#92 - Gerçeği olduğu gibi görüyor muyuz?

Next
Next

#90 - Tohumu ektiğin gün meyvesini yiyemezsin