#92 - Gerçeği olduğu gibi görüyor muyuz?
Güzel insan iyi pazarlar!
Bu bültendeki maddeler;
1) Dinle - beyhude - alabora (foxall pale blue remix)
2) İzle - gerçeği olduğu gibi görüyor muyuz?
3) Oku - zihnini açacak 40 konsept
4) Oku - vermek ve almak - adam grant
5) Yap - arkadaşlarının başarılı olmasını iste
Bu bültenlerden keyif alıyorsan, bir değer elde edebiliyorsan bültenden beslenebileceğini düşündüğün arkadaşlarınla da paylaşabilirsen çok sevinirim. Onlar da bültene kayıt olabilirler.
Keyifli okumalar, dinlemeler, izlemeler.
BEYHUDE - ALABORA (FOXALL PALE BLUE REMIX)
Bülten bu şarkı eşliğinde okuyabilirsin.
GERÇEĞİ OLDUĞU GİBİ GÖRÜYOR MUYUZ?
Bilişsel bilim insanı (cognitive scientist) Donald Hoffman'ın bu TED konuşması beni son zamanlarda en fazla etkileyen TED konuşması oldu.
Hoffman çok büyük soruları yanıtlamaya çalışıyor:
Dünyayı gerçekte olduğu gibi mi yoksa olması gerektiği gibi mi deneyimliyoruz?
Gördüklerimiz, duyduklarımız, yaşadıklarımız gerçek mi? Yoksa zihnimiz işine geldiği gibi gerçeği yorumlayıp gerçek mi diyor?
Bilgisayarının masaüstünde bulunan dosyaları düşünelim.
Biz bir dosya görüntüsü görüyoruz. Ama bilgisayarda gerçekten o dosyaya benzeyen bir şey yok.
Konuyu, işlevi daha rahat anlayalım diye dosya görseli üzerinden aksiyonlar alıyoruz. O dosyayı alıp bir çöp kutusunun içine atıyoruz.
Realitede bir dosya yok, çöp kutusu da yok.
Konuşmayı mutlaka ama mutlaka izle.
Pişman olmayacağına söz veriyorum.
Ardından Farnam Street'te yayınlanan "The Map is not The Territory" yazısını okuyabilirsin.
“Harita bize karadan daha gerçek görünüyor.”
ZİHNİNİ AÇACAK 40 KONSEPT
Gurwinder isimli bir twitter kullanıcısı her tweet'inden bilgelik akan muhteşem bir thread paylaşmış.
İngilizcen çok iyi değilse bile Google Translate aracılığıyla tweetlerinin tamamını türkçeye çevirip okumanı tavsiye ediyorum. (Keşke birileri tamamını düzgün bir şekilde çevirip Türkçe'ye kazandırsa.)
Ben ilgimi çeken iki tanesi buradan aktarıyorum.
Hedonik koşu bandı: Arzuladığımız bir şeyi elde ettiğimizde mutluluk seviyemiz kısa bir süre içerisinde baz seviyesine geri dönüyor ve biz başka şeyleri arzulamaya başlıyoruz. İyi kötü ne olursa olsun alışıyoruz.
(bence koşu bandından ara ara inmenin en güzel yolu "şükran" pratiği edinmek.)
İnternet sayesinde artık doğduğun yer tek başına komünitenin belirlemiyor. Gelecekte aynı toprakta doğanların değil de benzer hayata bakış açılarına sahip, benzer değerleri paylaşan insanların uluslar oluşturabileceğini düşünüyorum.
(Tüm konseptler arasında en çok buna heyecanlandım.)
VERMEK VE ALMAK
Adam Grant
Kendi alanında büyük başarılara imza atan insanların en beğendiği / tavsiye ettiği kitapları, kitapların ana düşüncesini ve en fazla altı çizilen yerlerini 5 KİŞİ kitaplığında derledik.
Bu hafta bültende yer verdiğimiz kitap: "Vermek ve Almak"
Kitabın Konusu:
Grant'e göre iş dünyasında insanları üçe ayırmak mümkün. Alıcılar, vericiler ve dengeleyiciler. İstatistiklere baktığımızda başarı merdivenlerinin dibinde, insanlara yardım etmekten kendi enerjilerini tüketen vericileri görüyoruz. Peki zirvede kimler var; alıcılar mı dengeleyiciler mi?
Kitapta en fazla altı çizilen yerlerden benim en sevdiğim alıntılar:
“Birilerine yardımcı olarak başarıya ulaşan insanlarla ilgili beni en çok etkileyen şey, başkalarının yolunu kesmeden tepeye ulaşmaları ve pastanın dilimlerini hem kendilerine hem de etrafındakilere daha büyük pay düşecek şekilde büyütmenin yollarını bulmaları. Sürekli almak isteyen insanların olduğu bir yerde başarıdan söz edilemezken veren insanlardan oluşan bir grupta bütünün her bir parçanın toplamından büyük olduğu söylenebilir.”
Samuel Johnson şöyle yazmış: ‘Birini değerlendirmenin en iyi yolu, kendisine hiçbir iyiliği dokunmayacak birine nasıl davrandığına bakmaktır.’”
“Birilerine yardım ettikçe daha da başarılı oluyorum. Başarıyı da etrafımdaki insanlara etkisi üzerinden değerlendiriyorum. Esas mükâfat bu.”