Serdar Paktin: Anlamlandırıcı

Serdar Paktin kişileri, toplumları, kültürleri, olayları, ihtimalleri yeni gözlerle gören ve göstermeye çalışan bir “anlamlandırıcı”.
Aynı zamanda kültürel içgörü ve yaratıcı strateji stüdyosu PAKT’ın da kurucusu olan Serdar Paktin ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. PAKT, küresel markalara yaratıcı iletişim stratejileri, kavramsal iletişim, konsept ve proje geliştirme ve içgörü üretimi konularında danışmanlık veriyor.

Nelerden Bahsettik?

01:54 – Sensemaking (Anlamlandırıcılık) nedir?

08:00 – Anlamlandırma bir yetenek midir?

11:39 – Teknoloji kompleks problem olarak gördüğümüz şeylere çözümler geliştirebilecek mi?

19:04 – Mutluluğun tarifi

24:30 – Şükretme

50:30 – 5 KİŞİ Podcast klasik soruları

Serdar Paktin ile Neler Konuştuk?

Sensemaking (Anlamlandırıcılık)

Dilimizdeki kullanımı ile “anlamlandırıcılık” (sensemaking) insanın deneyimlerine anlam katması sürecidir. Kavram literatüre ilk olarak örgütsel kuramcı Karl E. Weick tarafından kazandırılmıştır ve bir çok disiplinin bir araya getirilmesi ile bütüncül bir anlam yaratmayı hedefler.

Weick’e göre anlamlandırıcılık; bilinmeyeni bilmek, görünmeyeni görünür kılmaktır. Organizasyonel sorulara geleneksel ve tepeden inme cevaplar getirmek yerine problemleri önce insan deneyimlerine göre analiz etmeyi ve çözümleri insan odaklı bir yaklaşım ile geliştirmeyi destekler. Anlamlandırıcılık teorisine göre organizasyonel problemler, etkilenen birincil şahısların bakış açısı ve deneyimlerine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Bu yüzden geleneksel çözümler dayatılmadan önce, doğru bir saha araştırmasıyla beraber kolektif deneyimlerin rasyonelleştirilmesini ve anlamlandırılmasını amaçlar ve “Mevcut olan duruma yeni bir gözle ve daha derin nasıl bakabiliriz?” gibi soruları insanın kendisine sormasını sağlar.

Sen de kompleks problemlere deneyim bazlı yaklaşımlarla çözüm stratejileri geliştirmeyi merak ediyorsan Serdar’ın girişimi pakt‘a göz atabilirsin.

Anlamlandırma bir yetenek midir?

Hepimiz, çevremizdekileri ve çevremizde olan şeyleri anlamlandırmaya yönelik bir içgüdü ile dünyaya geliyoruz. Kimilerinde bu içgüdü zamanla körelirken kimilerinde de güçlenerek varlığını sürdürüyor. Peki bu içgüdünün birbirine zıt iki farklı yol izlemesinin arkasındaki temel sebepler neler? Serdar’a göre insanlar bir noktadan sonra çevrelerine karşı olan meraklarını kaybediyorlar ve bu içgüdünün güçlenmesi iki duruma bağlı:
1) Merak etmek
2) Bir nesnenin, öznenin veya olayın arkasındaki şeyi araştırmak ve ona yeni gözlerle bakmak.

Teknoloji ve problemler karşısındaki yetkinliği

Teknoloji, günümüzün ve geleceğin kompleks problemlerini çözebilecek yeterliliğe ulaşabilecek mi, yoksa belli bir seviyeden sonra yetersiz mi kalacak?
Serdar’a göre, teknolojinin bu noktada sahip olması gereken temel unsur sentezleme becerisi. Bu beceriye sahip olmak için ise empati becerisine, çeşitli biyolojik becerilere ve duygusal zekaya sahip olmak gerekiyor. Öngörülebilir gelecekte de, teknolojinin bu yetkinliğe ulaşamayacağını düşünüyor. Teknoloji ise bir taraftan bizi şaşırtmaya devam ediyor. Bakalım zaman kimi haklı çıkaracak.
Eğer dilersen, bu kısımda bahsettiğim, yavaş yaşam üzerine olan çevirime buradan göz atabilirsin.

Mutluluğun tarifi

Mutluluğun tarifi ne? Neydi? Değişken ve dinamik mi? Hangi kavramlarla ilişkili? Mutluluğun özgüven, kendini sevme ve ego ile olan ilişkisi nedir? Serdar’ın benimsediği mutluluk tarifi: “Sevdiğin insanlarla aynı masanın etrafında oturup, birlikte güzel zaman geçirip, yiyip içebilmektir.”
Bazen farkında olmaksızın, mutluluğu çok uzaklarda ve çok farklı şeylerde arayabiliyoruz. Ama aslında Serdar’ın da söylediği gibi, cevap çok basit ve çok yakınımızda. Elimizi kısaca uzatsak, yakalamamıza yetecek.

Şükretme

Şükür kavramı hepimizin hayatında az ya da çok bir yer etmiş bir kavram. Mutlulukla da en çok ilişkilendirilen kavramlardan biri. Şükretmek ve daha iyisini hedeflemek arasındaki dengeyi nasıl yönetebiliriz? Şükretmek kabullenici bir davranış mıdır, yoksa bir yandan şükrederken bir yandan da daha iyisi için çabalayabilir miyiz?

Hayatının son 5 senesinde nelere daha fazla hayır demeye başladı?

“Boş işlere. Zamanımı alacak, bir şeye dönüşmeyecek ve kimseyi tatmin etmeyecek şeylere hayır demeye çalışıyorum.”

Serdar Paktin ile gerçekleşen sohbetimizden öne çıkanlar

Gerçek keşif yolculuğu yeni topraklar aramak değil, yeni gözlerle bakabilmektir.
— Marcel Proust
Sadece var olmak bir değer, onun üzerine her şey artı bir. Ne kadar artı bir varsa o kadar çok şükret.
Bir şeye dışardan bakabiliyor olmak çok önemli bir farkındalık.

En fazla hediye ettiği kitap

Otostopçunun Galaksi Rehberi – Douglas Adams

Türkiye’de herkesin akıllı telefonunun arka planına istediği şeyi yazabilecek olsa ne yazardı?

9.1 Serdar Paktin.png

Henüz orada olmayan şeyleri görmeye çalış.

Previous
Previous

Ece Çiftçi: Kendi hikayenin kahramanı ol.

Next
Next

Yasemin Yapanar: Minik bir adım at.