Ece Çiftçi: Kendi hikayenin kahramanı ol.

Ece Çiftçi SosyalBen Vakfı’nın kurucusu ve Mütevelli Heyeti başkanı. Forbes Türkiye tarafından 30 yaş altı en başarılı 30 gençten biri olarak gösteriliyor.

Nelerden Bahsettik?

01:35 – İbrahim Betil sana ne öğretti?

07:22 – Yaşasın Kısa Boylu Zürafa!

14:14 – Başarı

17:18 – Gönüllülük – sosyal fayda ekosisteminde zenginliğe yer var mı?

20:50 – Sivil toplum kuruluşlarındaki düzen ve insanların yetkinliği

26:08 – Karanlık tarafımız

30:26 – Mutluluğun tanımı

41:35 – 5 KİŞİ Podcast klasik soruları

Ece Çiftçi ile Neler Konuştuk?

İbrahim Betil sana ne öğretti?

En temel şey; kişilerin yaşına, tecrübesine bakmaksızın ne söylediklerini ne anlattıklarını anlamaya çalışmak ve dinleyip sırtlarını sıvazlamak yerine anlatılan şeye dertlenebilmek ve peşinden koşabilmek.

Biri sizi gerçekten dinlediği zaman, derdinizi dert edindiği zaman başkasının hikayesinde kahraman olmaya değil kendi hikayenizde kahraman olmaya çalışıyorsunuz.
Birini dinlemek veya biri tarafından dinlenmek aslında hayatımızda oldukça önemli bir yeri olan bir konu ve en büyük ihtiyaçlarımızdan biri. İnsan sosyal bir varlık ve çevresi tarafından fark edilmek, dinlenilmek ister. Görünür olmayı amaçlar. Kimisi başkaları tarafından dinlenerek kimisi de sosyal medyadaki beğenileri ile görünür olmaya çalışır. Günün sonunda hepsinin altındaki mesaj aynıdır: “Ben buradayım, beni fark et.”  Bir başkası tarafından gerçekten dinleniyor olmak o kişinin hayatında büyük bir değişikliğe yol açabilir.

Yaşasın kısa boylu zürafa!

Charles Darwin, ileri sürdüğü Evrim Kuramı’nda, nesiller boyu gerçekleşen bir doğal seçilim mekanizmasının sonucunda kısa boylu zürafaların uzun dallara yetişemedikleri için az beslenerek ölmesiyle uzun boylu olanlara göre dezavantajlı kaldığını ve zamanla nesillerinin tükendiğini ileri sürmüştür. Yani uyum sağlayan tür varlığını devam ettirmeyi başarmıştır. Ece’ye göre toplumda da böyle bir ayrım var. Akademik açıdan başarılı olmak gibi kalıplaşmış başarı kriterlerinin dışında kalmış insanlar kısa boylu zürafa ve bu kriterleri sağlayanlar ise uzun boylu zürafa olarak görülüyor.  Toplumun yapması gereken kısa boylu zürafaları dışlamak yerine onları da olduğu gibi topluma entegre edebilmek, toplumda alkışlayabilmek ve herkesin yaprak yiyişinin farklı olduğunu kabullenmek. Çünkü çeşitliliğimiz bizim zenginliğimizdir. Ayrıca Ece’nin bu konudaki Ted konuşmasına buradan ulaşabilirsin.

Kendini başarılı buluyor musun? Başarıyı nasıl tanımlıyorsun?

Ece’nin başarı tanımı toplumdaki genel tutumdan daha farklı bir tanım. Başarı kavramını bir yolculuk olarak ele alıyor. Ece’ye göre bir şeyleri tamamlamak veya bir ödül almak bir başarı değil başarı yolundaki bir durak. Eğer kendisini toplumun genel başarı tutumu kapsamı ile değerlendirirse evet, başarılı biri ancak kendi tanımı içerisinde sadece yolculukta ve bir sonraki durağa doğru ilerliyor.

Gönüllülük – sosyal fayda ekosisteminde zenginliğe yer var mı?

Ece, gönüllülük ve sosyal fayda ekosisteminde “zenginlik” kavramının toplumun kültürel normlarından ayrı incelenmesinin oldukça zor olduğunu söylüyor. Örneğin, “Bir elin verdiğini öteki bilmez” gibi deyimlerin var olduğu toplumumuzda gönüllülük işlerinin para ve para kazanmak ile bir arada düşünülmesi çok uzun süre boyunca insanların girmeye çekindiği bir alan olarak kaldı. Bu paylaşım ekosisteminin artık gizli saklı yürütülmek yerine “ne kadar görünür o kadar iyi” ve “ne kadar görünür o kadar var” düşünce sistemleri ile anılmaya başlaması ise henüz yeni olarak nitelendirilebilir. Ece, öncelikle sosyal fayda odaklı da olsa gönüllülük esaslı da olsa bir işin devamlılığını sağlayabilmek, “sürdürülebilirliğini” garanti etmek için fon ve katılımın iki ana etmen olduğunu söylüyor. Buna rağmen, “hayatını idame ettirecek para”yı kazanmaktan “zenginlik” kategorisine geçmek (burada elbette milyon dolarlardan bahsediyoruz!) Ece’ye göre henüz ekosistemin hazır olmadığı bir aşama.

Sivil toplum kuruluşlarındaki düzen ve insanların yetkinliği

Ece’ye göre bu konunun gönüllülük oranı ve gönüllülüğün öğretilmesi ile çok alakası var. Türkiye’de gönüllülük kavramı daha çok üniversiteden itibaren insanların hayatlarına giren bir kavram ancak bu kavramın okul öncesi eğitimden itibaren yer almaya başlaması ve hayatın önemli bir parçası haline getirilmesi gerekiyor. Üniversite seviyesinde ise gönüllülüğün alt dallarına ait akademik alanların yaratılması ve daha çok kitle çekebilmek için bu alandaki başarı örneklerinin parlatılması gerekiyor.

William MacAskill’in etkili hayırseverlik hakkındaki Ted konuşmasına buradan ulaşabilirsin.

Karanlık tarafımız

İyi ve kötü neye göre adlandırılır? “İyi” olarak nitelendirdiklerimiz ve “kötü” damgası vurduklarımız bir kültürün parçası mıdır yoksa içimizdeki adalet duygusu ile mi ölçülür? Ece’ye göre iyi ve kötü ortak bilincin ortaya çıkarttığı tanımlardan ziyade kendi içinden gelen ahlak duygusu ile ölçülüyor. Kendi karanlık tarafıyla tanıştığını söyleyen Ece, bilinçaltında ona engel olmak için korkularını ve tedirginliklerini tetikleyen bu karanlık ses ile uzun süredir mücadele ediyormuş. Her insanın, aynı Jekyll ve Mr. Hyde gibi karanlık bir tarafı olduğunu kabul ederek bu karanlık tarafımızı nasıl kontrol ettiğimize odaklanmak gerekiyor.

Mutluluğun tanımı

Mutluluk senin için nedir sorusu ile karşılaşana kadar bizi neyin mutlu ettiğini bildiğimizi düşünüyoruz. Bu bazen yeni aldığımız bir eşya, gidilecek bir tatil veya yaptığımız işin başarılı bir sonucu olabiliyor. Bu soruyu Ece’ye sorduğumda ise cevabı “Ece olarak var olduğum, haz aldığım her yerde mutluyum.” oldu. Mutluluk olgusunu haz almak ile bağlantılı gördüğünü ve bu haz duygusunun kimi zaman çevresindeki insanlar ile vakit geçirmek kimi zaman ise başarıyla yerine getirdiği bir iş olduğunu söyledi.

Son 5 senede nelere hayır demeye başladın?

Zaman hırsızlığına.

100 TL’nin altında aldığın hangi ürün/hizmet hayatını iyi yönde etkiledi?

Trello. Web tabanlı proje yönetim uygulaması.

Ece Çiftçi ile gerçekleşen sohbetimizden öne çıkanlar

Var olduğum, haz aldığım her yerde mutluyum.
Ben buradayım, beni fark et.
Biri sizi gerçekten dinlediği zaman, başkasının hikayesinde değil kendi hikayenizde kahraman olmaya çalışıyorsunuz.
İnsan sosyal bir varlık ve çevresi tarafından fark edilmek, dinlenilmek ister.

En fazla hediye ettiği kitap

Kendisinin Efendisi Olmayan Hiç Kimse Özgür Değildir – Epiktetos
Tohum ve Toprak – Carol Delaney

Türkiye’de herkesin akıllı telefonunun arka planına istediği şeyi yazabilecek olsa ne yazardı?

ece-ciftci-wallpaper-1.png

Kendin ol.

Previous
Previous

Ali Özgür Arslan: Kafamızın içi, gezegenin dışı.

Next
Next

Serdar Paktin: Anlamlandırıcı