Ali Tufan Koç: Hayat bu. Olur öyle.

GQ Genel Yayın Yönetmeni Ali Tufan Koç ile beraber gözlem yapma, “Medya ve gazetecilik nereye evriliyor?”, okur odaklı iletişim gibi konular üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. 2019 Ocak ayında ilk kitabı “Kimse Ölmez Bu Şehirde” çıkan Ali şu an New York Üniversitesi’nde “Dijital İnovasyon ve Yeni Medya” üzerine yüksek lisans öğrenimi görüyor.

Nelerden Bahsettik?

00:27 – “Kimse Ölmez Bu Şehirde” ve Gözlem Yapma Üzerine

06:42 – Kolektif Talks’taki Söyleşileri

12:30 – Medya ve Gazetecilik Nereye Evriliyor?

20:35 – Okur Odaklı İletişim / İçerik Üretimi nasıl olmalı?

27:00 – 5 KİŞİ Podcast Klasik Soruları

Ali Tufan Koç ile Neler Konuştuk?

Gözlem Yapma

Gözlem yapmaya olan ilgisi nereden geliyor? “Büyük fotoğraf sıkıcı, küçükte daha doğallık var, küçükte hayatın gerçeği var, insan var.” diyerek küçük ayrıntıları gözlemlemkten duyduğu keyfi dile getiriyor.

Kolektif Talks

Kolektif Talks’ta yaptığı söyleşileri şöyle tarif ediyor: “İnsanlarla söyleşi yaparken röportaj yaptığımı, gazeteci olduğumu, bunun yayınlanacağını tamamen unutuyorum.”  Bu yaklaşımının ise söyleşi sırasında insanlarla arasındaki duvarı kaldırdığını aktarıyor.

Eğer Ali’nin söyleşilerine göz atmak istersen İlker Kaleli ve Şahika Ercümen ile gerçekleştirdiği bölümü buradan izleyebilirsin.

Medya ve Gazetecilik Nereye Evriliyor?

Medya dijital platformların yaygınlaşmasıyla birlikte büyük bir değişimin içinde. Peki medya nereye evriliyor? Medyanın en büyük sorunu neydi? Gazetecilik neydi, ne oldu ve ne olacak? Ali, medyadaki bu değişimin sebebini kısaca şöyle özetliyor: “Dijital inovasyon, sosyal medya, herkesi, her şeyi aynı hizaya getirdi.” Bu durumla birlikte topluma yukarıdan bakan medya anlayışında geniş çaplı bir değişiklik zorunlu hale geldi. 

Okur Odaklı İletişim/İçerik Üretimi

Medya sektöründe içerik üretimi nasıl olmalı? Okurla birebir iletişiminin önemi ve bu nasıl gerçekleşmeli?

Ali, içerik üretiminin okurla birebir iletişim kurularak, okura sorularak yapılması gerektiğini söylüyor. Bu da 3 aşamada gerçekleşiyor:

1) İçerik hazırlanmadan önce

Bunu merak ediyor musunuz? Bu konu hakkında siz ne kadar biliyorsunuz?

2)  İçerik hazırlanma sürecindeyken

Okurdan destek al. Okuru da bu sürecin bir parçası haline getir.

3) İçerik hazırlandıktan sonra

Okurun yorumlarına kulak ver ve bunları değerlendir.

Hayatının son 5 senesinde nelere daha fazla hayır demeye başladı?

“Herkesin dış sesler yardımıyla çevresi tarafından daha çok sevilmek ve dikkat çekmek amacıyla yarattığı bir persona var.”  Ali, bu personaya uymak yerine kendisi olmaya başladığını belirtiyor ve böylelikle neyi istediğini ve neyi istemediğini daha iyi bildiğini söylüyor.

Ali’nin sözleri aklıma Freud’un Yapısal Kişilik Kuramı’nı getirdi. Freud’a göre insan bilinci üç katmandan oluşuyor: Alt benlik, Benlik ve Üst Benlik. Her katman insan yaşamının bir bölümüne değinerek davranışlarımıza açıklık getiriyor. Üst benlik (Süperego) ise son katman olarak ele alınıyor ve zaman içerisinde sosyal bir varlık olarak insanın çevresine nasıl bağımlı hale geldiğini gösteriyor. Hareketleri ve kararları ile çevresi tarafından takdir edilme içgüdüsüyle dolan insan artık kendi kararları ile ona dikte edilen kararlar arasında sıkışıp kalıyor. 

Ali’nin kendindeki bu bilinçaltı katmanı fark ederek hareketlerini bu yönde düzenlemesi heyecan verici. Yapısal Kişilik Kuramı hakkında detaylı bilgi edinmek için bu medium yazısını okuyabilirsiniz.

Kimse Ölmez Bu Şehirde: Bir Zihnin ve Kalbin Öyküsü

0001793698001-1.jpg

Ali Tufan Koç’un ilk kitabı “Kimse Ölmez Bu Şehirde”de dört sene önce yerleştiği New York’un metrolarında geçen bir 24 saati konu ediniyor.

Ali Tufan Koç ile sohbetimizden alıntılar

Herkesin görme konusunda, yazma konusunda son derece yetenekli olduğuna inanıyorum. Sadece sen onu nasıl kullanmak istiyorsun?
Övgünün de yerginin de birbirinden farkı yok. İkisine de aynı mesafeden ve eşit taraftan bakmak lazım.
Politika muhabiri elbet politikaya atılmak istemiştir. İşin eğlence tarafında olan elbet müzisyen olmak istemiştir. Hayat onu bir şekilde öteki tarafa itmiştir.
60-70 sene önce gazeteci halkın içindeydi, halkın ortasındaydı.
Medya toplumu daha tepeden görmeye başladı. Toplumla arasına mesafe girdi.
Sadece gazeteci, sadece yazar olmayan farklı alanlardan insanların bir araya gelip yeni bir medya anlayışı tasarlaması gerekiyor.

Üniversitede bir ders verecek olsa ne dersi vermek isterdi?

“Bu bir dersle iki dersle olacak durum değil. Medyada çalışmak isteyenlerin alacağı eğitimin baştan tasarlanması gerekiyor.”

Türkiye’de herkesin akıllı telefonunun arka planına istediği şeyi yazabilecek olsa ne yazardı?

Hayat bu. Olur öyle.

Previous
Previous

Yasemin Yapanar: Minik bir adım at.

Next
Next

Hakan Akben: Hayat bir maraton, sprint değil.